YANMA SIRASI GELMEDEN UYAN

Yüzyıllardır Anadolu halkları yarınları bekliyor. Her gün  katliamlar,Katliamlar ve katliamlar.

Anadolu'da yaşayan bütün halklar, Devletin zulmünü elbette tatmıştır. Ermeniler, Süryaniler, Aleviler, Araplar, Kürtler, bu halklar için Türkiye topraklarında hiç yarın olmadı.  bu halklar  yarın umutlarını içlerinde taptaze taşıyorlar. yaşanan saldırı, katliam, ve baskılara rağmen,

Kürt halk hareketi bu halklara  Anadolu da örgütlenmeyi ve direnmeyi açıkça göstermiş, yarın umutlarını daha da diri tutmuştur.Devletin asimilasyon,inkar, ve katliamlarına rağmen direnen kürt halkı bu politikaları boşa çıkarmıştır.

 kürtler dört ayrı bölgede kurtuluş mücadelesi verirken aynı zamanda kimlik sorununun yanında  sosyalist bir mücadelede büyütmekteler.

YPG ve YPJ nin rojavada bütün dünyaya kanıtladığı barbarlığa karşı insanlık savaşında  halkların birlikteliği  gerici ve barbarlığa karşı kazanımla sonuçlanır. 

barbar olan aslında ne işit`tir nede el-kaide asıl barbar ve gerici olan bunları destekleyen ve besleyen kapitalistlerdir. kapitalistlerin Suriye üzerinde sürdürdükleri  üçüncü paylaşım savaşının bir ayağıda Türkiye topraklarındadır.  15 temmuz darbe girişiminden sonra Amerika öncülüğündeki koalisyon güçleri çıkarlarını netleştirmek vede rojava devrimini boğmak için güçlerini yeniden birleştirmişlerdir. 

kuruluşundan beri kapitalizmin ileri karakolu olan TC , üstüne düşen görevi yerine getirerek,  tanklarını Cerablus'a sürmüştür. cerablusa girişindeki amaç  işit`le ya da oradaki Esad güçleriyle karşı karşıya gelmek değil asıl amaç rojava devrimini boğmaktır. TC'deki rte taraftarları tekel medyasında bangır bangır bağırmaktadırlar YPG  daiş`ten(IŞİD) daha tehlikelidir diye. aslında doğru.  onlar için YPG tehlikelidir. rojavada başlayan özgürlük hareketi bütün bölge halklarına örnek teşkil edecek nitelikte`dir peki bu barbarlar koalisyonu amaçlarına ulaşıp Rojava Devrimini boğarlarsa  ne olacak?  

kapitalizm son evresine varmıştır. sanayi ve   askeri kapitalizm ömrünü doldurup emperyalizme teslim ettiğini de söyleyemeyiz yalnız emperyalist devletler kapitalizmden ayrışırlar.
emperyalist devletler. toprak işgalini yapmaktansa  sermaye ihracını kullanırlar. bu devletlerin toprak işgalini sonlandırdıkları anlamı taşımaz sadece askeri güç kullanarak  işgali  minimize ederek sermayeyi kullanarak işgale önem verirler Fransa,İngiltere,Amerika,Almanya, Japonya,  bu ülkelerden sadece bazılar sermaye ihracıyla toprak,emek,bilinç,işgali daha masrafsız ve karlıdır. buda bu emperyalist ülkelerin kapitalist şirketlerin birleşmesiyle uluslar arası şirket evliliğiyle oluştuğunu bizlere göstermektedir. askeri üslerin başka ülkelerde kurulması ihraç ettikleri sermayenin korunması içindir.
 

Düşüncelerimiz varlığımızın kanıtıdır.

                                               
                      Düşüncelerimiz varlığımızın kanıtıdır.  

                                                                                                   Düşünmek sadece insani bir eylem midir?Bilemem. Belki de insan dışındaki diğer türlerde düşünüyordur.ben bu konuya vakıf değilim. Yanlız insanın düşünebildiğini bilmekteyiz. 

Peki insan doğru düşünebilen bir varlık mıdır? Bu konu benim beynimi kemiriyor.  İnsan doğru düşünebilen bir varlık olsaydı bu kadar zıt düşünceler.  Ve ideolojiler var olur muydu?

 Bu da bize insan düşüncelerini belirleyen insanın yaşam koşulları ve sınıfsal çevresi olduğunu kanıtlıyor.

Peki sınıfsal düşünce bizi doğru düşünmeye sevk eder mi? 

İnsan bir nesne değilde özne ise yaratıcı bir varlıktır buda insanın sadece bedenden ibaret olmadığının kanıtıdır. Özne olan insan akıl ve emekle insanlaşır demektir.  Akıl sahibi olan insan beyniyle ürettiğini emeğiyle somutlaştırır.  Bu da insanın tanrısal yönünün olduğunun kanıtıdır. 

Aynı emek sınıfı gibi sermayeyi elinde bulunduran burjuvada akıl sahibidir. Ve bağlı oldukları sınıfın çıkarları için düşünür işçinin emeğini gasp ederekte düşüncesini somutlaştırır.  

 Bu da iki sınıf arasındaki sınıf savaşına nedendir. Bujuvazi günümüz şartlarında daha donanımlıdır. Devlet, ve devletin tüm argümanlarını kullanır. Eğitim bu argümanlardan sadece Bir tanesi ve en güçlü argümanlardan bir başka argümanı ise dindir. toplumu emeğine ve toplumun kendikendine sahip çıkmasını engelleyen bir argümandır. Din ve eğitimin birleşiminden milliyetçilik,ulusalcılık, devletçilik, dincilik, gibi kavramların insanların sınıfsal düşüncelerden kopuşuna sebep verir.   Yanlız burjuvazinin bu donanımları onu daha güçlü kılmaz emek sınıfı elinde hiçbir argümanın olmamasına rağmen daha güçlüdür. Burjuvaziye sahip olan ve destekleyen  emperyalistler. Bunu iyi bilmekte ve korkmaktalar.

Özellikle bölgemizdeki savaşların sebepleri de bu korkulandır. Çünkü emek sınıfının ATA'ları prometeoslar, kavalar, spartaküsler, şeyh Bedrettinlerdir. 

Bu gün kürt bölgelerindeki savaşta aslında bu nedenledir. Kürt halkının inkarı ve katliyamıda sınıf savaşının bir parçasıdır.  Kürtlerin kendilerini korumak için açtıkları Hendek'ler değil.  Milliyetçilikle beslenen burjuva devlet Kürtlerin asimilasyonu kabul etmemelerine ve direnmelerine karşı bütün silahlarını kullanarak saldırya geçmiş ve bu saldırılarındanda sonuç almayı bekliyor .Türk burjuva devletinin bu savaşı ,Amerika İsrail Fransa emperyalistlerinin istekleri dışında değildir. Kürtlerin rojavada gösterdikleri onurlu direniş sömürgecilerin maşalarının eliyle yaptıkları planları suya düşürmüş.  Savaş'ın aktörleri olan sömürgecilerin fiili olarak savaşın içine girmesine de sebebiyet vermiştir. Türkyenin Kürtlere saldırmasının en büyük sebeplerinden biri de Kürtlerin yerel yönetim düşünceleri. Her ne kadar   Kürt gençlerinin katliyamlarına batı sessiz kalsada Kürtler büyük bir kazanım elde edecektir. Yenilecek olan ise burjuva devlettir.