13 Kasım 2015 Cuma

KAPİTALİZM VE KADIN

İnsanlığın ilk çağları henüz milliyetçililik kavramının bilinmediği yerleşik hayatın tanınmadığı sınıfsız toplumlarda kadın ve erkek ayrımı yoktu avcı ve toplayıcı dönemde soy kadın üzerinden yürüyordu kabileler arası evlilikte erkek kadının kabilesine gider.  Boşanmalarda erkek kabileyi terk eder ve hiçbir şeyden hak talep edemezdi. Çocuklar kabilenin kadın erkek demeden bütün bireyleri tarafından bakılır komünal bakıcılıkla yetiştirilirdi. kadın ve erkek ortaklaşa çalışır ve beslenirlerdi kadının üstünlüğü söz konusuydu kadın asıl üretici idi doğalında buda kadının üstün değerde olduğu kabile yaşamında kadının değerinin ve inançlarında belirlediğini antropoloji tarafından açıklanmaktadır. Engels ilk çağlarda babalık kavramının farkında olunmadığının cinsellik kişiler arasında özgürce yaşana bilindiğini ve erkekten çok kadının belirleyici olduğunu söyler, Mülkiyetçiliğin ortaya çıkışıyla yerleşik hayata geçerek anaerkil topluluktan ataerkil topluluğa geçiş başlamıştır. Sınıfsız toplumların sınıflandırılması sonucu kadında toplumda ikinci sınıf muamelesine tabi kalmıştır.  Ve insanlar tüm bu evrelerden geçerken komünal toplumlardan köleci toplumlara geçiyordu buda kadının statüsünün değişmesine neden oluyordu Köleci toplumlar mülkiyetin kesin olarak egemenlerde olduğu değişken biçimleri feodal yapıya geçerek kadın emeğinin köylü toplumu içinde kölenin kölesi (erkeğin hizmetkarı) sınıfsal olarak emekçi olan kadının emeğini ikinci veya  üçüncü plana atılması feodal yapılarda erkeğin köleleştirilmesi iş gücünün artırılması politikalarıydı. artık dinler ide belirleyen erkek egemen zihniyet. Dinlerin erkek yapısıyla kadının yeri olmadığı toplumsal politikalarla. kadını yok saymıştır. dinlerin tamamen erkek olmasından dolayı üretim ilişkilerinde kadın, erkeğin ürete bilmesi için bir meta cinsel obje olarak görülmüş. Egemenler tarafından sömürülen erkek emeğine karşılık erkeğe kadın emeği ve bedenini sömürmesi sunulmuştur.18.ve 19. Yüzyıllarda savaşların uzun sürmesi insan yaşının 38,45,arası olduğu dönemlerdi. Savaşların çocuk sınıfını bile ortadan kaldırdığı bu dönemlerde erkeklerin savaşlarda olmasıyla üretime kadınların sürülmesi emeğinin gasbının daha kolay olduğu yıllardır. Günümüz  kapitalist sistemde kadını eve hapsetmenin proletaryanın örgütlülüğünün zayıflatmasına yönelik egemenlerin devlet işbirliğiyle önüne geçmesi çalışmaları yürütülüyor. Tekelci medya aracılığıyla bunu yarı yarıya başaran egemenler. Çürüyen kukan kapitalizmin üstünü örtmenin Çabaları içindeler. devletin yeni yasalarla kadını eve hapsetmenin farklı yollarını ararken çıkardığı yasalarla bunu ayan beyan bize göstermektedir. ev kadını sigortası, evde bakım ücreti gibi yeni torba yasalarla kadını eve hapsetmenin farklı yollarına baş vuran devlet. Kadın ı sınıf savaşımından uzaklaştırmanın amacındadır. Globalleşen kapitalist sömürge kadının yerinde planları arasında kendine göre belirlemiştir. bu nedenledir ki kadın erkek ayrımının kapitalizm acısından büyük önem taşır. Kadının toplum tarafından ikinci sınıf muamelesine maruz kalması olasıdır. Kapitalizm propagandasını yaparken farklı araçlardan yaralanan sistem ilk okullardan başlayarak üretim ayrımını benimsetmeye çalışır. Kadına sistem tarafından biçilen rol proletaryanın bölünmesi acısın dandır. Çocuklara verilen ilk derslerde ve ders kitaplarında özellikle dikkat çeken unsurlar vardır. Bunlardan bazıları şöyledir. [babam işteyken annem bize yemek yaptı.] yada [biz bu sene tatil için köye baba anneme ve dedeme gittik babaannem evde süt sağıyor dedem ağaçtan bana oyuncaklar yaptı baba annem bize çok lezzetli yemekler yaptı annem babaanneme yardım etti babamla dedem beni köyde gezdirdiler.] kapitalist sistemin daha çocuk yaşta benimsetmeye çalıştığı kadın erkek ayrımını sürekli yenileyerek dayatmaya devam ediyor. Kadının erkeğe yada erkeğin kadına bakışı ilişkileri sadece ihtiyaca dolayı gelişiyor bu nedenle kadının özellikle toplum içeresinde namus kavramıyla bir anılmasının sebebi de proleter sınıfının bölünmesi ne yöneliktir. bu nedenledir ki kadın surunu toplumsaldır. kadın sorununu sadece kadının çözmesi gerektiği düşüncesinde yanlıştır. kadın sorunu erkeğe dayalı bir surun olmasından kadın ve erkek eşit toplum düşüncesiyle bu surunun çözümü için mücadele etmelidir. Erkeğin kadını anlayamayacağı düşüncesi sınıf mücadelesini bölmesiyle beraber kapitalizme de destek vermektedir. Marksist-Leninist çözümünü ele almayı ve sonra onu “reformist” ideolojilerle karşılaştırmayı hedef almaktadır. Biz, Marksist-Leninistler Kadın sorununun ancak Marx ve Engels in öğretileri ve onların takipçileri Lenin in bu soruna katkıda bulundukları eserlerini incelemekle çözümlenebileceğine böylece Kadın Sorununun doğru bir perspektifle görülebileceğine inanıyorum. Yani onların öğretilerini öyle kavramalıyız ve çözümlemeliyiz ki. düşünce ve yaşantı tarzımızı bu kavrayış etkileye bilmelidir—bu gerek kadınlar gerekse erkekler için geçerlidir. Dolayısıyla her iki cinsin katılımı olmaksızın işçi sınıfının kurtuluşu olası değildir. kadının proleter mücadelenin içinde rolü büyüktür. Kadın mücadele içinde var olması devrimci disiplinin sağlanması içinde gereklidir.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder